Kendi sesimizi başka yerden dinlediğimizde hepimiz kendi duyduğumuz sesten farklı olduğunu fark etmişizdir, hatta çoğu kişi sesinin kayıtlarda olduğu gibi olduğunu kabul etmek istemez.
Muhtemelen bir çoğumuz kendi ses kaydını dinlediğinde, hayır bu benim sesim olamaz dese de aslında konuştuğumuz da karşıdaki kişinin duyduğu ses aslında kayıtlarda duyduğumuz ile aynıdır.
Peki ya neden herkes kendi sesini normal de duyduğundan farklı duyuyor?
İlk olarak bunu açıklayabilmek için sesin ne olduğunu ve nasıl iletildiğini bilmemiz gerekiyor.
Ses dediğimiz şey, aslında maddelerin titreşmesine neden olan bir enerjidir. Örneğin bir davulu düşünelim, davula vurduğumuz da davul hızlı bir şekilde titreşir ve bu titreşimi havaya aktarır. Kulağımızdan içeriye giren ve titreşmekte olan hava molekülleri de kulak zarımızı titreştirir ve böylelikle davuldan çıkan sesi duymuş oluruz.
Nasıl iletildiğine gelecek olursak, sesin iletilmesi için maddesel bir ortama ihtiyaç vardır. Mesela uzayı düşünelim, uzaydaki cisimlerin sesini duyamayız, çünkü uzayda titreşerek sesi iletecek hava molekülleri ya da başka maddeler olmadığı için ses oluşmaz.
Ses farklı maddelerde farklı hızlarda iletilir. Ses demirde havaya göre daha hızlı iletilmektedir, bunun da nedeni demiri oluşturan atomların havaya göre daha yakın olmasındandır. Yakın olan titreşimi de birbirlerine daha çabuk iletirler. Sesin iletilmesi için illaki havaya gerek yoktur. Örneğin bir trenin gelmekte olduğunu daha treni görmeden kulağımızı raylara koyarak anlayabiliriz. Çünkü gelmekte olan tren, demirdeki atomları titreştirir ve bizde bu titreşimi algılarız.
Dışarıdan gelen bir ses önce kulak kanalımıza girer ardından kulak zarını ve arkasındaki örs, çekiç ve düzengi denilen küçük kemikleri titreştirir. Bu titreşimler iç kulakta bulunan Salyonoza benzeyen yapıya ulaşır ve titreştirir. Bu sıvıdaki titreşimi algılayan hücrelerde bu titreşimleri işitme siniri ile beynimize iletir.
Ancak kendi sesimizi duymamız bundan farklı gerçekleşir. Kendi sesimizi duyarken, ses titreşimleri hem kava yoluyla kulağımıza girer hem de kafamızın içindeki kemik ve dokular sesimiz yüzünden titreşirler ve iç kulağımızdaki salyangoza bu titreşimler iletilir. Ses kemiklerimizde havada olduğundan daha farklı titreştiği için kafamızın içindeki kemiklerimiz yoluyla iç kulağımıza iletilen sesimiz bize başkalarının duyduğundan çok daha farklı duyulur.
Bir kayıt cihazından sesimizi dinlediğimiz de sesimiz sadece hava yoluyla kulağımıza girdiği için kendi sesimizi her zaman duyduğumuzdan farklı duyarız.